Helsinki Yurttaşlar Derneği, Sosyo-ekonomik Politikalar Bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ve Din Hizmetleri projesi kapsamında İstanbul Beyoğlu Öğretmen Evi'nde düzenlenen panelde Diyanet ve inanç özgürlüğü sorunları tartışıldı.

27 Nisan 2013 Cumartesi günü gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak İştar Gözaydın, Hasan Vural, Erhan Kurtarır, Ali Kenanoğlu ve Hidayet Şefkatli Tuksal katıldı. Panelin ana konusu, Diyanet ve inanç özgürlüğü sorunları oldu.

İnanç özgürlüğünün anayasal düzeyde korunmasıyla ilgili çalışmalar yürüten öğretim görevlisi Dr. Hasan Vural, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) Anayasa’da genel idarenin içinde bir kamu kuruluşu olarak düzenlendiğini hatırlattı ve “Bu nedenle laik devletin tarafsızlık, ayrımcılık yapmama ve yapılmasını engelleme ve herkesin inanç özgürlüğünden özgürce faydalanmasını sağlama yükümlülükleri çerçevesinde faaliyet göstermesi gerektiğini” söyledi.

Prof. İştar Gözaydın ise, Türkiye’de sekülarite ve laikliğin temellerinin Osmanlı döneminde atıldığını söyleyerek, bugün DİB ile ilgili temel sorunun Lozan çerçevesi dışında kalan azınlık grupları ile İslam’ın Diyanet’te temsil edilmeyen diğer mezhep gruplarına da hizmet vermemesi olduğunu ifade etti.

Doktorasını inanç gruplarının kültürel kimlikleri ve mekanları arasındaki ilişkiler üzerine yapan ve halen İstanbul Cemevleri Atlası’nın hazırlıklarına devam eden Dr. Erhan Kurtarır, konuşmasında “Devlet inanca ne kadar müdahale etmeli, tanımlamalı ve inanç mekanlarını ne kadar denetlemeli” sorusu üzerinde durdu. Mekanın kişi ve grupların kimliğini, kültürünü yaşatmak için gerekli olan yerler olduğunu belirten Kurtarır, cemevlerinin ibadethane olmanın yanı sıra, kültürel bir merkez olarak da görev yaptığını örneklerle anlattı.

'DİYAM kayıtları ne oldu?'

Ocakzade ve bir dede çocuğu olan Evrensel gazetesi köşe yazarı Ali Kenanoğlu, Diyanet’i "Devletin toplumu kontrol etme aygıtlarından biri" olarak tanımlayarak, değişen konjonktürle birlikte DİB’in fetva ve vaazlarının da değiştiğini söyledi. Kenanoğlu görüşüne örnek olarak Diyanet'in kürtaj konusunda 1983 yılında "hak" dediğini 2012 yılında ise Başbakan'ın konuyla ilgili konuşması ardından "Kürtaj cinayettir" açıklaması yaptığını belirtti. Ali Kenanoğlu, 28 Şubat sürecinde kurulan Diyanet Araştırma Merkezi’nin (DİYAM) köylere kadar girerek kişilerin dini inançlarına dair istihbarat çalışması yaptığını ve 2007’de DİYAM’ın kapatılmasıyla bu bilgilerin ne yapıldığının, imha edilip edilmediğinin bilinmediğine dikkat çekti.

'Diyanet'i hasım görmek yerine...'

İlahiyat araştırmacısı ve yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, Diyanet’le ilgili temel meselenin bilginin üretilmesiyle ilgili olduğunu söyledi. Dinin cemaatlere bırakılması görüşüne karşılık, cemaatlerin kapalı yapılar olduğu ve dini bilgileri nasıl ürettiğinin, nasıl manipüle ettiğinin bilinmediğini; oysa DİB’in aleni bir kurum olarak ne yaptığının az çok bilindiğini kaydetti. Tuksal “Diyanet’i hasım gibi görmek yerine bir kamu kuruluşu olarak yaklaşıp, tarafsız, şeffaf ve herkese hizmet veren bir kuruluş olarak çalışması için uğraş vermemiz daha doğru olur” dedi.

Sunumların ardından gerçekleştirilen forumda katılımcıların yaptıkları yorum ve katkılar arasında, Diyanet’in tamamen kaldırılması gerektiğinden, özerk bir birim olarak faaliyet göstermesinin kabul edilebileceğine, dinin devlete karşı bir sığınma yeri olduğu için devlet eliyle dinin düzenlenmesinin kabul edilebilir olmadığına dair farklı görüşler dile getirildi.

***

Helsinki Yurttaşlar Derneği, bu çalışmanın amacını “Diyanet’in sosyal ve siyasi hayattaki rolüne, yurttaşların günlük yaşam pratiklerindeki etkisine, son dönemde artan etkinliğine bakmak ve bu kurumun yapısına ilişkin alternatif senaryolar üzerine tartışmaların yürütülmesine katkı sağlamak” olarak tarif ediyor.

Diyanet’in merkezi konumunun din, inanç ve ifade özgürlüğü bağlamında da ele alınacağı çalışma süresince, hYd çeşitli illerde diyalog toplantıları düzenleyecek. Türkiye’de devletin dine bakışını tartışan taraflar arasında diyalog sağlanması, bir tartışma ve anlaşma zemini oluşturması amaçlanan bu sürecin ilk toplantısı 25 Mayıs 2013 tarihinde Antakya’da gerçekleştirilecek.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, İnsan Hakları İçin Demokrasi Aracı programı kapsamında desteklenen "Sosyo-ekonomik Politikalar Bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Hizmetleri" projesi kapsamında önümüzdeki tarihlerde de Dersim, İzmir, Trabzon, Bursa, Konya, Sakarya ve Mardin’de yapılacak toplantılardan çıkacak fikirler, öneriler her toplantının ardından basılı bir belge haline getirilerek medya ve kamuoyunun dikkatine sunulacak. Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili kamu kuruluşları bu çalışmanın sonuçları ile ilgili bilgilendirmek ve görüş alışverişinde bulunmak üzere ziyaret edilecek.