Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin (hYd) Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili projesi kapsamında Konya’da düzenlenen toplantıda DİB’in yapısı, statüsü ve misyonu hakkında eleştirel değerlendirmeler yapıldı.

Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin “Sosyo-ekonomik Politikalar Bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ve Din Hizmetleri” projesi kapsamında 15 Haziran 2013 Cumartesi günü Konya’da düzenlediği yuvarlak masa toplantısında, şehirdeki farklı kesimlerinden temsilciler çeşitli yönleriyle DİB ile ilgili görüşlerini paylaştı.

Toplantının açılış konuşmasını Dr. Hasan Vural yaptı. Vural konuşmasında, DİB’in Anayasa’da genel idare içinde bir kamu kuruluşu olarak düzenlendiğini hatırlatarak, “Bu nedenle laik devletin tarafsızlık, ayrımcılık yapmama ve yapılmasını engelleme ve herkesin inanç özgürlüğünden özgürce faydalanmasını sağlama yükümlülükleri çerçevesinde faaliyet göstermesi gerekir” dedi.

İlahiyat araştırmacısı ve yazar Hidayet Şefkatli Tuksal ise toplantıda konuyla ilgili yaptığı sunumda, “Kadın her koşulda erkeğin esas birey olarak kabul edildiği bir sistemde yaşıyor. Kadın ve din ilişkisi en sıkıntılı alanlardan biri” dedi. DİB’le ilgili problemler olduğunu ifade eden Tuksal Diyanet’in icraatlarının eleştirilebildiğine de dikkat çekerek “DİB’in olmadığı bir ortamda Müslümanların cemaatlere yöneleceğini, cemaatlerin de kapalı ve eleştiriden uzak yapılar olmasını endişe verici bulduğunu” söyledi. Tuksal, “Herkesin din özgürlüğünü dilediği gibi yaşamasını savunan dindar bir kadın olarak, din hizmetlerini sadece cemaatlerin eline bırakmayı riskli buluyorum” dedi. Tuksal, Diyanet’in inanç gruplarını tanımlamayı bırakarak, Alevilere de, gayrimüslimlere de hizmet vermesi gerektiğini kaydetti.

Sunumların ardından katılımcıların Diyanet’e ilişkin görüşlerini dile getirdiği forum oturumu yapıldı.

‘DİB dini değil ideolojik bir aygıt’

Bu bölümde yapılan konuşmalarda DİB’in Anayasa’da yer almasının toplum mühendisliği amacı taşıdığı ve Avrupa ülkelerinde böyle bir kurumun olmadığı ifade edildi. DİB’in devletin en köklü ideolojik aygıtlarından biri olduğunu dile getiren katılımcılar, Siyasi Partiler Kanunu’nun 89. Maddesi’nde DİB’in genel idare dışına çıkarılması önerisinin parti kapatma sebebi sayıldığını hatırlattı. DİB’in yayınladığı hutbelerde, milli kavramların dini kavramlardan daha çok yer alması da kurumun dinden ziyade resmi ideolojiye hizmet ettiğinin bir göstergesi olduğu söylendi.

Katılımcıların tamamı DİB’in mevcut statüsü ve misyonunu “sorunlu” bulduklarını deklare ederken çözüm önerilerinde ise iki görüşün öne çıktığı görüldü. Katılımcıların bir bölümü DİB’in tamamen kaldırılması gerektiğini ve din hizmetlerinin tümüyle bağımsız hale gelmesini savunurken, diğer katılımcılar da Diyanet’te reforma gidilmesini önerdi.

Reform önerisi kapsamında DİB’in dini barışa katkı sağlayan, inançları tanımlamadan hizmet odaklı çalışmalar yürütmesi, ülkede yaşayan bütün din ve inanç gruplarına eşit mesafede durması ve her din ve inanç grubunu kendini tanımladığı haliyle kabul etmesi gerektiği dile getirildi.

Toplantıda devletin Diyanet hizmeti talep edenlerden özel bir vergi alması, Diyanet hizmetlerinin de sadece vergi verenlere yönelik olması gerektiği şeklinde bir öneri de yapıldı.