Helsinki Yurttaşlar Derneği, düzenlediği basın toplantısında 'Sosyo-Ekonomik Politikalar Bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı' etkinlikleri kapsamında yapılan kamuoyu araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

12 Aralık 2014 günü yapılan toplantıda iki yıl süren çalışmada 11 şehirde gerçekleştirilen 'Diyanet'i Tartışıyoruz' yuvarlak masa toplantılarıyla ilgili bir genel değerlendirme de yapıldı.

Toplantıda proje Koordinatörü Sevgi Özçelik projenin amacı ve yürütülen etkinliklerle ilgili bilgi verdi. Projenin amacının “Diyanet’in yurttaşların gündelik hayatlarındaki etkisine, kendisine ayrılan bütçenin sosyo-ekonomik politika perspektifiyle ele alınmasına, son dönemde artan etkinliğine odaklanmak ve bu kurumun yapısına ilişkin alternatif senaryoları tartışmak” olduğunu söyleyen Özçelik, sırasıyla Konya, Dersim, Trabzon, Sakarya, İzmir, Mardin, Antakya, Sivas, Van, Edirne ve Bursa’da yuvarlak masa toplantıları düzenlendiğini ve Türkiye’nin farklı bölgelerinde yurttaşların Diyanet kurumu ve hizmetlerine dair kanaatlerinin derlendiğini ifade etti.

Diyanet bütçesinde 2000’li yıllarda dikkat çeken artış

Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yapısal, sosyal ve ekonomi-politik yönleriyle ele alan incelemenin yazarı Yrd. Doç. Nil Mutluer, Diyanet’in “Sünni İslam’ı benimseyen yurttaşların tek resmi inanç referansı olarak din hizmetlerini sağlamak ve toplumun Sünni İslam etrafında ahlaki ve milli değerlerinin şekillenmesini desteklemek” gibi iki temel işlevi olduğunu söyledi. Mutluer, Diyanet’in reel bütçe artışlarının 2000’li yıllardan itibaren yükselişe geçtiğini vurgulayarak, 2012 yılında reel bütçesinin 2002’ye oranla yüzde 176 arttığına dikkat çekti. “2011’de kurumun devlet bütçesindeki payı yüzde 1’i geçmiştir. 2012 yılında kişi başına düşen GSYH 18,927 TL, kişi başına düşen Diyanet bütçesi de 56,2 TL” diyen Mutluer, son yıllarda devlet protokolünde onuncu sıraya yükseltilen ve doğrudan Başbakanın kendisine bağlanan Diyanet’in, sadece inanç hizmeti veren değil siyasi ve sosyolojik ilişkiler ağında da yeri bulunan güçlü bir devlet kurumu olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Mutluer, görevini “Diyanet İşleri Başkanlığına destek ve yardımcı olmak” şeklinde tanımlayan, diğer devlet kurumlarının yanı sıra Türkiye ve yurt dışındaki Müslüman topluluklarıyla dinamik ilişkiler içindeki Türk Diyanet Vakfı’nın bütçe bilgilerine ulaşılamadığını hatırlatarak, bunun şeffaflık açısından ciddi bir sorun olduğunu belirtti.

Toplumun yüzde 87’si 'Diyanet dönüşsün' istiyor

Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin Türkiye toplumunun Diyanet İşleri Başkanlığı hakkındaki görüşleri, hizmetlerinden memnuniyeti ve beklentileriyle ilgili araştırma şirketi KONDA’ya yaptırdığı kamuoyu araştırmasının sonuçlarını KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır özetledi.

Ağırdır yaptıkları araştırma sonucunda ortaya çıkan verilerin 32 ilde 2,627 kişiyle yapılan görüşmelerle elde edildiği bilgisini verdi.

Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri, Diyanet’in “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esaslarına dair işleri yürüten kurum” olduğunu düşünen yüzde 77’ye karşın, toplumun yüzde 23’ünün “Devletin dini hayatı kontrol etmek ve yönlendirmek için kurduğu siyasi bir kurum” olduğu kanaatinde olduğunu belirtmesi. Bu genel tablo içinde Alevilerin yaklaşık yüzde 66’sı ve dini inancı olmayanların yüzde 92’si Diyanet’in siyasi bir kurum olduğuna inanıyor.

Anketi yanıtlayanların yüzde 55’i, Diyanet’in hizmetlerinde ayrımcılık yapılıp yapılmadığına sorusuna “Yapılmıyor” derken yüzde 23’ü yapıldığına inanıyor.

Diyanet ve kadınlara yönelik hizmetler sorularına verilen yanıtlar doğrultusunda, “Toplum Diyanet’in kadınlara verdiği hizmetleri yetersiz buluyor, hizmet verenler arasında daha fazla kadının yer almasını talep ediyor” diyen Ağırdır, Diyanet hizmetleri ve kurumdaki kadın temsiliyeti konusunda toplumda kayda değer bir duyarlılık geliştiğinin görüldüğünü belirtti.

Ağırdır, “Kadın meselesinde olduğu gibi, toplumda Diyanet’in yapısıyla ilgili -en azından ilkesel olarak- bir çoğulculaşma talebi bulunduğu söylenebilir” dedi. Ağırdır bu tespitini, Diyanet’in kimlere hizmet vermesi gerektiği sorusuna verilen cevaba dayandırdığını vurguladı. Buna göre yalnızca Sünni Müslümanlara hizmet vermesini doğru bulanlar yüzde 13’te kalırken, Aleviler dahil tüm Müslümanlara hizmet vermeli diyenler yüzde 34, "Müslümanların yanı sıra diğer dinlere de hizmet vermelidir" diyenler yüzde 53 oranında.

Yaptıkları araştırma ve anket çalışması sonucunda toplumun yüzde 52'sinin devletin cemevlerinin ibadethane statüsünü tanımasını istediğinin ortaya çıktığını belirten Ağırdır, kendini dindar-muhafazakar olarak tanımlayan yüzde 74’lük kesimin yüzde 52’sinin diğer dinlere de hizmet verilmesini talep etmesinin, bu çoğulculuk talebinin bir işareti olduğunu vurguladı.

Diğer inanç grupları önündeki engeller de kalkmalı

Son olarak, Prof. İştar Gözaydın faaliyetleri üzerinden genel olarak proje kapsamında gerçekleştirilen etkinlikleri değerlendirdi ve Diyanet’e dair şehir toplantılarında dile getirilen önerileri özetledi. Gözaydın, bu çalışmanın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sivil aktörler, yani kurumun doğrudan muhatapları tarafından tartışılmasına önayak olması bakımından büyük önem taşıdığını söyledi.

“Toplantılar, aynı şehirde yaşamalarına rağmen birbirlerini tanımayan gruplar arasında bir tanışma imkânı da sağladı, olumsuz önkabüllerin ve bilgisizliğin azalmasına katkıda bulundu. Diyanet’i tartışırken, sorunları karşılıklı anlayış ve diyalog yoluyla çözmeye çalışmanın yapıcı bir süreç için önemini bir kez daha gördük” diyen Gözaydın, 11 şehirdeki toplantılarda “Diyanet İşleri Başkanlığının varlığını sürdürmesinden, lağvedilerek bu alanın devlet dışında, ilgili sivil toplum yapılanmalarına bırakılmasına kadar farklı çözümler dile getirildi. Son tahlilde, ağırlıklı görünen ortak payda, Diyanet’in kamu hizmeti gören bir kurum olarak muhafaza edilmesi halinde, kendini hâkim inanç anlayışı dışında gören diğer inanç çevrelerinin de temsili sağlanacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşüydü. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde temsil edilmek istemeyen inanç gruplarının da benzer kuruluşlar kurmasının önündeki yasal engellerin kaldırılması gerektiği sık sık ifade edildi” bilgisini verdi.

Gözaydın, “Kamuoyu araştırmasının bulguları ve şehir şehir dolaşarak düzenlediğimiz yuvarlak masa toplantılarına bakıldığında, genel olarak toplumda Diyanet’in çoğulcu bir yapıya bürünmesi talebi olduğu görülüyor. Ortaya çıkan bu talebin ve projenin diğer bütün bulgularının Diyanet tartışmalarına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz” dedi.

-Sosyo-Ekonomik Politikalar Bağlamında Diyanet İşleri Başkanlığı projesi için hazırlanan, Diyanet incelemesi, kamuoyu araştırmasının sonuçları ve 11 şehirdeki toplantıların notlarını içeren kitap önümüzdeki günlerde yayınlanacak. Kitabı edinmek için Helsinki Yurttaşlar Derneği ile irtibata geçebilirsiniz.

-Diyanet İşleri Başkanlığı Araştırması – Algılar, Memnuniyet, Beklentiler başlıklı kamuoyu araştırmasının raporunu aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.